SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

HACC BAHSİ

<< 1226 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

165 - (1226) وحدثنا زهير بن حرب. حدثنا إسماعيل بن إبراهيم. حدثنا الجريري عن أبي العلاء، عن مطرف، قال: قال لي عمران ابن حصين:

 إني لأحدثك بالحديث، اليوم، ينفعك الله به بعد اليوم. واعلم أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قد أعمر طائفة من أهله في العشر. فلم تنزل آية تنسخ ذلك. ولم ينه عنه حتى مضى لوجهه. ارتأى كل امرئ، بعد، ما شاء أن يرتئي.

 

[ش (قد أعمر طائفة من أهله) أي أباح لهم أن يحرموا بالعمرة حين أتوا ميقاتهم ذا الحليفة].

 

{165}

Bsze Züheyr b, Harb rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. İbrahim rivayet etti. (Dediki): Bize Cüreyrî, Ebû'I-AIâ'dan, o da Mutarrifden naklen rivayet etti. Mutarrif şöyle demiş: Bana, Imrânu'bnü Husayn şunları söyledi:

 

«Sana, bugün öyle bir hadîs rivayet edeceğim ki Allah, seni, onunla bundan sonra faydalandıracak. Bilmiş ol ki Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yakınlarından bir taifeye Zi'l-Hicce'nin bu günü zarfında umre yapmayı mubah kılmış; bunu nesheden bir âyet de inmemiştir. Kendisi de vefatına kadar bundan nehy etmemiştir. Ondan sonra herkes istediği kadar kendi re'yi ile söz söyledi.

 

 

166 - (1226) وحدثناه إسحاق بن إبراهيم ومحمد بن حاتم. كلاهما عن وكيع. حدثنا سفيان عن الجريري، في هذا الإسناد. وقال ابن حاتم في روايته: ارتأى رجل برأيه ما شاء. يعني عمر.

 

{166}

Bize, bu hadîsi İshâk b. İbrahim ile Muhammed b. Hatim hep birden Vekî'den rivayet ettiler, (Dedilerki): Bize Süfyân, Cüreyrî'den bu isnâdda rivayet etti.

 

İbni Hatim, kendi rivayetinde Hz. Ömer'i kastederek: «Bir adam, kendi re'yi ile dilediği kadar söz söyledi.» dedi.

 

 

167 - (1226) وحدثني عبيدالله بن معاذ. حدثنا أبي. حدثنا شعبة عن حميد بن هلال، عن مطرف. قال: قال لي عمران بن حصين:

 أحدثك حديثا عسى الله أن ينفعك به: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم جمع بين حجة وعمرة. ثم لم ينه عنه حتى مات. ولم ينزل فيه قرآن يحرمه. وقد كان يسلم علي حتى اكتويت. فتركت. ثم تركت الكي فعاد.

 

[ش (جمع بين حجة وعمرة) أي أمر بالجمع بينهما. (وقد كان يسلم علي حتى اكتويت فتركت. ثم تركت الكي فعاد) معنى الحديث أن عمران بن الحصين رضي الله عنه كانت به بواسير. فكان يصبر على ألمها. وكانت الملائكة تسلم عليه. فاكتوى فانقطع سلامهم عليه. ثم ترك الكي فعاد سلامهم عليه].

 

{167}

Bana Ubeydullah b,. Muâz rivayet etti; (Dediki): Bize babam rivayet etli. (Dediki): Bize Şu'be, Humeyd b. Hilâl'den, o da Mutarrifden naklen rivayet eyledi. (Demiş ki): Bana, îmrânu'bnü Husayn şunu söyledi:

 

«Sana, öyle bir hadîs rivayet edeceğim ki Allah'ın, onunla seni faydalandırması ümid olunur. Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) haccla Umrenin arasını cem etmiştir. Sonra vefatına kadar bundan nehy buyurmamış, bunu haram kılan bir Kur'ân ayeti dahî inmemiştir. (Bir zamanlar) bana selam verenler olurdu. Nihayet ben dağla (nmak suretiyle tedaviye kalkış) ınca selâm kesildi. Sonra dağlanmayı bıraktım, selam verme işi yine avdet etti.»

 

 

(1226) حدثناه محمد بن المثنى وابن بشار. قالا: حدثنا محمد بن جعفر. حدثنا شعبة عن حميد بن هلال. قال: سمعت مطرفا قال: قال لي عمران بن حصيين. بمثل حديث معاذ.

 

{…}

Bize, bu hadîsi Muhammedü'bnü'l-Müsenna ile İbni Beşşâr rivayet etiller. (Dediler ki): Bize Mahammed b. Ca'fer rivayet etti, (Dediki): Bize Şu'be, Hunaeya b. Hilal'den rivayet etti. Demişki: Ben, Mutarrîfi: Bana, İmranü'bnü Husayn anialtı...» derken işittim.

 

Râvi, bu badîsi Muâz hadîsi tarzında rivayet etmiştir.

 

 

168 - (1226) وحدثنا محمد بن المثنى وابن بشار. قال ابن المثنى: حدثنا محمد بن جعفر عن شعبة، عن قتادة، عن مطرف، قال:

  بعث إلي عمران بن حصين في مرضه الذي توفي فيه. فقال: إني كنت محدثك بأحاديث. لعل الله أن ينفعك بها بعدي. فإن عشت فاكتم عني. وإن مت فحدث بها إن شئت: لإنه قد سلم علي. واعلم أن نبي الله صلى الله عليه وسلم قد جمع بين حج وعمرة. ثم لم ينزل فيها كتاب الله، ولم ينه عنها نبي الله صلى الله عليه وسلم. قال رجل فيها برأيه ما شاء.

 

[ش (فإن عشت فاكتم عني) أراد به الإخبار بالسلام عليه. لأنه كره أن يشاع عنه ذلك في حياته لما فيه من التعرض للفتنة].

 

{168}

Bize Mahammedü'bnü'l-Müsenna ile İbni Beşşâr rivayet ettiler. İbni'l-Müsenna  (Dediki): Bize Mahammed b. Ca'fer, Şu*be'den, o da Katade'den, o da Mutarrif'den naklen rivayet etti. (Demişki): İmrânu'bnu Husayn vefatına müncer olan hastalığında bana haber gönderdi de (Dediki): «Sana bir takım hadîsler söyleyeceğim umulur ki benden sonra Allah seni onlardan müstefid kıla! Şayet yaşarsam bunları benim namıma gizli tut. ölürsem dilediğin takdirde (başkalarına) anlat!

 

Bana gerçekten selâm verildi. Bir de Bilmiş ol ki Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Selhm) Hacc ile umreyi cem' etmiştir. Sonra bu babta ne Kitâbullah indi, ne de Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nehiy buyurdu. (Yalnız) bir adam bu busûsta kendi re'yi ile dilediğini söyledi.

 

 

169 - (1226) وحدثنا إسحاق بن إبراهيم. حدثنا عيسى بن يونس. حدثنا سعيد بن أبي عروبة عن قتادة، عن مطرف بن عبدالله ابن الشخير، عن عمران بن الحصين رضي الله عنه. قال:

 أعلم أن رسول الله صلى الله عليه وسلم جمع بين حج وعمرة. ثم لم ينزل فيها كتاب. ولم ينهنا عنهما رسول الله صلى الله عليه وسلم. قال فيها رجل برأيه ما شاء.

 

{169}

Bize İshâk b. İbrâhim rivayet etti. (Dediki): Bize İsa b. Yûnus rivayet etli. (Dediki): Bize Said b. Ebî Arûbe, Katâde'den, o da Mutarrif b. Abdillâh b. Şihhîr'den o da İmrân b. Hasayn (Radiyallahu anh)'dan naklen rivayet eyledi. Şöyle demiş:

 

«Bilmiş ol ki, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hacc ile umreyi cem etmiştir. Sonra bu babda ne kitap indi nede Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bandan nehîy buyurdu. (yalnız) bu hususta bir adam kendi re'yi ile dilediğini söyledi.

 

 

170 - (1226) وحدثنا محمد بن المثنى. حدثني عبدالصمد. حدثنا همام. حدثنا قتادة عن مطرف، عن عمران بن حصين رضي الله عنه. قال:

 تمتعنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم. ولم ينزل فيه القرآن. قال رجل برأيه ما شاء.

 

{170}

Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bana Abdüssamed rivâyet etti,. (Dediki): Bize Hemmâm rivayet etti. (Dediki): Bize Katade Mutarrif'den o da İmrân b. Husayn (Radiyallahu anh)'dan naklen rivayet eyledi. Şöyle demiş:

 

« Biz Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte temettu yaptık. Bu babta Kur'an nâzil olmadı (Yalnız) bir adam kendi re'yi ile dilediğini söyledi»

 

 

171 - (1226) وحدثنيه حجاج بن الشاعر. حدثنا عبيدالله بن عبدالمجيد. حدثنا إسماعيل بن مسلم. حدثني محمد بن واسع عن مطرف بن عبدالله بن الشخير، عن عمران بن حصين رضي الله عنه، بهذا الحديث. قال: تمتع نبي الله صلى الله عليه وسلم وتمتعنا معه.

 

{171}

Bana bu hadîsi Haccâc b. Şair de rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah b. Ahdülmecid rivayet etti. (Dediki): Bize İsmail b. Müslim rivayet etti. (Dediki): Bana Muhammed b. Vâsi, Mutarrif b. Abdillâh b. Şihhîr'den, o da İmrân b. Husayn (Radiyallahu anh)'dan bu hadisi rivayet eyledi. (Yalnız bu rivayette):

 

«Nebiyyullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) temettu yaptı; onunla birlikde biz de temettü' yaptık.» demiş.

 

 

172 - (1226) حدثنا حامد بن عمر البكراوي ومحمد بن أبي بكر المقدمي. قالا: حدثنا بشر بن المفضل. حدثنا عمران بن مسلم عن أبي رجاء. قال: قال عمران بن حصين: نزلت آية المتعة في كتاب الله (يعني متعة الحج). وأمرنا بها رسول الله صلى الله عليه وسلم. ثم لم تنزل آية تنسخ آية متعة الحج. ولم ينه عنها رسول الله صلى الله عليه وسلم حتى مات. قال رجل برأيه، بعد، ما شاء

 

[ش (نزلت آية المتعة) هي قوله تعالى في سورة البقرة: { فإذا أمنتم فمن تمتع بالعمرة إلى الحج فما استيسر من الهدي }. الآية. والفاء في فمن تمتع واقعة في جواب إذا. والفاء في فما استيسر واقعة في جواب من. أي فإذا أمنتم الإحصار من عدو أو مرض، بأن زال أو لم يكن، فتمتعتم بالعمرة إلى وقت الحج، فعليه ما تيسر من الهدي. ومعنى التمتع بالعمرة الاستمتاع والانتفاع بالتقرب إلى الله تعالى بالعمرة إلى وقت الحج. ثم الانتفاع به في وقته إن كان قارنا. ويسمى القرآن أيضا التمتع، بهذا المعنى. أو عناه الاستمتاع بسبب العمرة بالتحلل منها إلى أن يحرم بالحج إن كان متمتعا., وعلى كلا التقديرين يلزمه هدي شكرا لنعمة الجمع بين النسكين، يذبح يوم النحر. وهو معنى قوله: فما استيسر من الهدي].

 

{172}

Bize Hâmid b. Ömer el-Bekrâvî ile Muhammed b. Ebi Bekr el-Mukaddemî rivayet ettiler. (Dedilerki): Bize Bişr b. Mufaddal rivayet etti. (Dediki): Bize Imrân b. Müslim, Ebû Recâ'dan naklen rivayet eyledi. (Demişki): Imrân b. Husayn şunu söyledi:

 

«Kıtabullahdakî müt'a (yani hacc mutası) âyeti nazil oldu. Resulullah {Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dahi onu bize emir buyurdu. Sonra hacc müt'asını nesheden bir âyet inmediği gibi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)de vefatına kadar ondan nehî buyurmadı. (Yalnız) bir adam ondan sonra kendi re'yi ile dilediğini söyledi.»

 

 

173 - (1226) وحدثنيه محمد بن حاتم. حدثنا يحيى بن سعيد عن عمران القصير. حدثنا أبو رجاء عن عمران بن حصين، بمثله. غير أنه قال: وفعلناها مع رسول الله صلى الله عليه وسلم. ولم يقل: وأمرنا بها.

 

{173}

Bana bu hadîsi Muhammed b. Hatim de rivayet etti. (Dediki): Bize Yahya b. Sâîd, Imrân-ı Kasîr'den rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Recâ' Imrân b. Husayn'dan bu hadîsin mislini rivayet eyledi. Şu kadar var ki, O:

 

«Biz bunu Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikde yapmışızdır.» dedi; «Onu bize emir buyurdu» demedi.

 

 

İzah:

Bu hadîsi Buhâri ile Nesaî «Kitabü't-Tefsîr»de tahrîc etmişlerdir.

 

Hadîsin metninde, biri sahâbî olmak üzere üç İmrân'ın bir araya gelmesi garîb tesadüflerdendir.

 

Hz. Imrân: «Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hacc ile umreyi cem etti» sözünden «bu husûsda emir verdi» mânâsını kasdetmiştir. «Bana selâm verenler olurdu.,.» cümlesinden murâd: meleklerin selâmıdır. Hz. Imrân bâsûr illetine mübtelâ imiş. Onun verdiği elem ve ıstıraba sabreder; melekler kendisine selâm verirlermiş. Bilâhare bâsûru dağlamak sureti ile tedâvîye tevessül edince melekler selâmı kesmişler. Tedaviden vaz geçince tekrar selâm vermeye başlamışlar. Bu husûsda bizim söz söylemeye hakkımız yoktur. Cenabı Hak dilediği kulunu dilediği şekilde imtihan ettiği gibi, kulun sabrına da dilediği şekilde mükâfat verebilir. Hz. Imrân'ı da dünyâda meleklerine selâm verdirmek sûretîyle taltîf buyurmuştur.

 

Hz. Imrân'ın gizli tutulmasını istediği cihet meleklerin selâmıdır. Fitneye sebeb olur endîşesi ile sağlığında bunu kimsenin duymamasını istemiştir.

 

«Bir adam»dan muradı: Ulemâdan bâzılarına göre Hz. Osman, diğer bâzılarına göre Ömer. (Radiyallahu anh)'dır. Çünkü bunların ikisi de temettu'a razı değildiler. Maksadlarının bunu haram i'tikad etmek değil, halkı hacc ile Umreye teşvik olduğunu yukarıda görmüştük.

 

«Mut'a ayeti»nden murâd: Bakare süresindeki: «Mahsur kalmaktan emin olduğunuz vakit, kim hacc zamanına kadar Umreden istifâde etmek isterse kolayına gelen hedy kurbanını kesmesi îcâbeder.» âyet-i kerîmesidir. Umreden istifâde, hacc zamanına kadar Umre yapmak sûretîyle ibâdette bulunmakla olur. Bu da ya hacc-ı kır'an veya hacc-ı temettu'da mütesavverdir. Ve her iki takdirde de iki ibâdet ni'metini birden nasîb eden Allah'a şükür için kurbân kesmek îcâb eder.

 

îmrân (Radiyallahu anh)'ın: «Sana bir takım hadîsler söyleyeceğim» sözünden en az üç hadîs söyleyeceği anlaşılırsa da o bunlardan yalnız birini yâni hacc ile Umrenin beraberce yapılabileceğini bildiren hadîsi rivayet etmiş: Ötekilerini söylememiştir. Meleklerin selâmı hadîs değildir.